Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Mehmet Şükrü Budak, kadınlarda 30 yaşından sonra taranması gereken HPV virüsü hakkında açıklamalarda bulundu. Doç. Dr. Budak, “Genelde kadın tümörümüz var. Bunlar rahim kanseri, yumurtalık kanseri, rahim ağzı kanseri, vulva ve vajinal kanserlerdir. Burada yumurtalık kanseri büyük şikayetlere yol açmaz. Ancak yıllık rutin kontrollerde teşhis koyabiliyoruz. Ne yazık ki bu kanser, kadın kanserleri arasında ölüm oranı en yüksek olan kanserdir. Ancak burada biraz rahim ağzı kanserinden bahsetmek istiyorum. Sağlık Bakanlığının burada rutin bir tarama programı var. Her beş yılda bir, 30 yaşın üzerindeki tüm kadınları HPV açısından tarar.
HPV testi pozitif çıktığında hastalar bazen kaygıyla bize geliyorlar. Ancak kendilerini rahatsız hissetmemelerini rica ediyoruz. HPV pozitifliği kanser anlamına gelmez. “Burada sadece rahim ağzına bakmamız gerekiyor” dedi.
HPV pozitif hastaların yaklaşık 4’te 1’inde rahim ağzında lezyonlara rastlandığına dikkat çeken Budak, “Elbette bu lezyonları kolposkopi sırasında teşhis edebiliyoruz. Tedavileri ise son derece basittir; 2 dakikalık bir boyun tıraşı operasyonundan oluşur. Taramalar 21 yaşında başlamalıdır. Her 3 yılda bir pap testi ile yapalım. 30 yaşından itibaren HPV taraması yapıyoruz. Tarama ile rahim ağzı kanserini tamamen önleyebileceğimizi unutmayalım. Çünkü nedeni HPV virüsüdür. Vakaların neredeyse %99’undan sorumludur ve bu virüslere karşı aşılar mevcuttur. Aşı kullanabiliriz. Önemli olan cinsel ilişkiye girmeden önce bu aşıları yaptırmaktır. 25 yaşına kadar da uygulanabilmektedir. 45 yıla kadar FTE onaylı aşılar. Bu aşıları doktorlarıyla konuşabilir, tartışabilir ve planlayabilirler” dedi.
Budak, rahim kanserlerinin yüzde 80’ini erken teşhis ettikleri için bu hastaları ancak ameliyatla tedavi edebildiklerini söyledi. “Bir diğer önemli konu ise rahim kanseridir. Rahim kanserinin iyi bir özelliği vardır. İlk dönemlerde kanama ile belirti verir. Ve hastalıkların neredeyse %80’ini erken aşamada teşhis ediyoruz. Tabii ki, uzun süreli kanama, ani kanama, kalıcı vajinal akıntı. Bunlar gerçekleştiğinde mutlaka doktorumuza başvurmalıyız. Daha sonra hastalık yayıldıkça rahim ve çevresindeki doku ve sinirleri etkileyebilir. Bu nedenle şiddetli ağrılara neden olabilir. Bu dönem biraz geçmiş olabilir. Rahim kanserlerinin yüzde 80’ini erken teşhis ettiğimiz için bu hastaları ancak ameliyatla tedavi edebiliyoruz” dedi. Dr. Budak şunları söyledi:
“Aynı şekilde rahim ağzı kanserini de erken dönemde ameliyatla tedavi edebiliyoruz. Ancak rahim ve rahim ağzı kanseri ileri evrede ve ameliyata uygun olmadığında bu hastaları radyoterapi ve artık kemoterapi dediğimiz ilaç tedavisi süreciyle yönetebiliyoruz. Yumurtalık kanseri vakalarında hastalarımızın genel durumu ameliyata uygun olduğu sürece mümkün olduğu kadar ameliyat edip kemoterapi ve ameliyat sonrası takip sürecini uyguluyoruz. Lütfen kadınlarımıza yıllık jinekolojik muayene ve özellikle pap taraması ve HPV taraması yaptırın ve cinsel olarak aktif olmadıkları ilk dönemde HPV aşısını yaptırsınlar.”