Avrupa Parlamentosu (AP) seçimlerinin sonuçları ve ABD Merkez Bankası’nın (Fed) faiz kararı bu hafta piyasa trendlerini belirleyecek.
Bu hafta önemli ekonomik veriler bekleniyor ve Avrupa genelindeki siyasi gelişmelerin piyasa faaliyetleri üzerinde önemli bir etkisi olacak. Birincisi, Avrupa Parlamentosu (AP) seçimlerinin sonucunun Avro Bölgesi genelinde borsa trendlerini etkilemesi ve avroyu etkilemesi bekleniyor. Ayrıca Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) geçtiğimiz hafta yaptığı faiz indiriminin ardından küresel piyasalar ABD Merkez Bankası’nın (kısaca “Fed”) faiz kararına odaklanmış durumda.
Avrupa
Geçtiğimiz hafta Avrupa borsalarının rekor seviyelerde kapanmasının ardından Avrupa seçimlerinin sonucu Avro Bölgesi için oldukça önemli bir faktör olarak değerlendirilebilir. Bu durum başta elektrikli araç üreticileri, fosil yakıt üreticileri, yeşil enerji şirketleri, savunma sanayi şirketleri ve büyük bankalar olmak üzere birçok sektörü etkileyebilir.
Avrupa Parlamentosu’nda aşırı sağ partilerin yükselişi, TotalEnergies, Iberdrola, Électricité de France SA (EDF), Engie, Fortum Corp, Ørsted, Vestas, Acciona SA ve Enel Green Power gibi “yeşil hisse senetleri” üzerinde olumsuz etki yaratabilir SpA Özellikle bu yıl Euro Stoxx 600 %9 oranında büyürken, yenilenebilir enerji endeksi %11 oranında düştü.
Ayrıca Renault, Porsche, Volkswagen, Audi, Mercedes, Citroën ve BMW gibi otomobil üreticilerinin hisseleri, Yeşil Anlaşmaya dayalı emisyon limitleriyle ilgili politikalarda yapılacak olası değişiklikler nedeniyle dalgalanma yaşayabilir. Genel olarak bu otomobil üreticileri, maliyetli yeşil dönüşüm hedefleri nedeniyle radikal sağdan daha fazla destek alabilirler.
Popülist partilerin savaş karşıtı, Rusya yanlısı ve AB karşıtı olma eğiliminde olması nedeniyle savunma ve sanayi sektörleri de olumsuz etkilenebilir. Bu durumda odak noktası Rheinmetall, Saab AB ve Rolls-Royce Holdings Plc gibi hisse senetleri olacak.
Bankacılık zorlu bir sektör; AB bankalarının çoğu ilk çeyrekte pozitif kar bildiriyor ve Euro Stoxx Bankalar Endeksi bu yıl %21 artış gösterdi. Ortak mevduat sigortası poliçesine ilişkin tartışmalar, bu büyük kredi verenlerin hisseleri üzerinde belirsizlik ve baskı yaratabilir.
Son olarak, belirsizlikler ve sağcı partilerin tek pazar üzerindeki potansiyel etkisi nedeniyle Euro aşağı yönlü baskıyla karşı karşıya kalabilir.
ABD
Fed’in faiz oranı kararı, küresel piyasalar için hayati bir rol oynayacak, çünkü merkez bankasının politikası Batılı meslektaşları için öncü bir gösterge olarak görülüyor. Ayrıca Mayıs ayı enflasyon verileri Fed’in Perşembe günkü politika toplantısı öncesinde açıklanacak.
ABD tüketici fiyatları endeksi (TÜFE) Nisan ayında yıllık %3,4 arttı ve Mart ayındaki %3,5’ten %0,1 azaldı. Konsensüs tahminleri enflasyonun Mayıs ayında %3,4 seviyesinde kalacağını gösteriyor. Ancak bu seviye halen Fed’in %2 hedefinin oldukça üzerindedir. Bu nedenle Fed’in bu hafta faiz oranını %5,25 ile %5,5 aralığında tutması bekleniyor. Olumlu bir gelişme olarak, gıda ve enerji hariç çekirdek TÜFE yıllık bazda %3,6 ile Nisan 2021’den bu yana en düşük seviyesine geriledi ve bu da ülkenin enflasyon oranında olumlu bir eğilime işaret etti. Fed’in bu hafta faiz indirimi yapması pek olası olmasa da piyasalar Eylül ayında faiz indiriminin masada olabileceğine inanıyor.
Yatırımcılar, Federal Serbest Piyasa Komitesi’nin (FOMC) faiz oranlarının gelecekteki seyrini yansıtan “Nokta Grafiği” olarak bilinen para politikası projeksiyonunu yakından takip edecek. Fed Başkanı Jerome Powell’ın basın toplantısındaki konuşmasının piyasa hareketlerini Fed kararından daha fazla etkilediğini belirtmekte fayda var. Fed’in agresif duruşu ise borsaları baskı altına alma ve ABD dolarını artırma eğilimine işaret ediyor. uzlaşmacı bir duruşun olasılığı tam tersi bir etki yaratabilir.
Asya Pasifik
Japonya Merkez Bankası’nın (BOJ) para politikası toplantısı Asya piyasaları için en etkili olaydır ve genellikle Japon yenini etkiler. BOJ’un bu Cuma faiz oranı kararını vermesi bekleniyor ve beklentiler bankanın faiz oranını değiştirmeden %0,1 seviyesinde tutacağı yönünde. Ancak yendeki keskin devalüasyon BOJ’u para politikasını daha da sıkılaştırmaya zorluyor. Konsensüs, bankanın Temmuz ayında devlet tahvili alımlarını azaltmaya ve potansiyel olarak faiz oranlarını artırmaya karar verebileceğini gösteriyor. Bu hareket, diğer merkez bankalarının aldığı önlemlerle çeliştiği için yenin diğer önemli para birimleri karşısında güçlenmesine neden olabilir.
Ayrıca Çin, ülkenin ekonomik performansının önemli bir göstergesi olarak kabul edilen mayıs ayı TÜFE ve üretici fiyatları endeksi (ÜFE) verilerini de açıklayacak. Batı dünyasından farklı olarak ülke, Kovid-19 kısıtlamaları nedeniyle 2023 yılından bu yana deflasyonist baskılar yaşıyor. Son veriler, Çin’de tüketici fiyatlarının Nisan ayında art arda üçüncü ayda arttığını gösterdi. Çin’in hem büyük bir tedarikçi hem de tüketici pazarı olarak oynadığı rol göz önüne alındığında, enflasyonun daha da artması küresel ekonomi için olumlu bir işaret olacaktır.