Güney Afrika, İsrail’in “soykırım” yapmakla suçladığı Gazze’deki askeri operasyonlarının derhal durdurulması için ihtiyati tedbir talebinde bulundu.
Güney Afrika’nın, İsrail’in 7 Ekim saldırılarının ardından Gazze’de yürüttüğü savaşta soykırım yaptığına ilişkin davanın ön duruşmaları bugün Lahey’deki Uluslararası Adalet Divanı’nda (UAD) başladı.
Güney Afrikalı avukatlar, iki gün süren duruşmanın ilk gününde İsrail’e bağlayıcı ihtiyati tedbirler alması çağrısında bulundu.
Tedbirler arasında, Filistin kaynaklarına göre şu ana kadar 23 binden fazla kişinin öldürüldüğü Gazze’deki askeri operasyonun derhal askıya alınması da yer alıyor.
Duruşma öncesinde yüzlerce İsrail yanlısı protestocu, Hamas tarafından tutulan rehinelere atıfta bulunan “Onları eve getirin” yazılı pankartlarla UAD binasının yakınında yürüdü.
Mahkemenin dışında Filistin bayrakları sallayan ve Güney Afrika’nın hamlesini desteklemek için protesto gösterileri düzenleyen insanlar vardı.
İki gün süren ön duruşmaların ilk gününde Güney Afrikalı avukatlar, İsrail’i neden soykırım yapmakla ve Gazze savaşındaki ihmallerle suçladıklarını ve neden geçici tedbir talep ettiklerini açıkladı. Bu yönde bir kararın haftalar alması bekleniyor.
Duruşmanın ikinci gününde İsrail’in savunma yapması bekleniyor.
Güney Afrika’nın iddiaları neler?
Duruşmada ICJ Başkanı Joan E. Donoghue, Güney Afrika’nın iddialarını sıraladı.
Güney Afrika, 84 sayfalık dilekçesinde, 7 Ekim’deki saldırıların ardından başlatılan operasyonda İsrail’in Gazze’deki Filistinlileri öldürerek, ciddi zihinsel ve fiziksel zarara uğratarak ve “fiziksel yok oluşlarına yol açacak koşullar” yaratarak soykırım yaptığını iddia etti. . .
Güney Afrika ayrıca İsrail’i 1948 BM Soykırım Sözleşmesi kapsamındaki diğer temel yükümlülükleri ihlal etmekle suçladı.
1948 Sözleşmesi soykırımı “ulusal, etnik, ırksal ya da dinsel bir grubu tamamen ya da kısmen yok etmek amacıyla işlenen eylemler” olarak tanımlıyor.
Güney Afrika’nın iktidar partisi olan Afrika Ulusal Kongresi, İsrail’in Gazze ve Batı Şeria’daki politikalarını “apartheid” rejimi altındaki tarihiyle karşılaştırıyor.
Güney Afrika Devlet Başkanı Cyril Ramaphosa duruşma öncesinde yaptığı açıklamada, “Bir zamanlar mülksüzleştirmenin, ayrımcılığın, ırkçılığın ve devlet destekli şiddetin acı meyvelerini tatmış bir halk olarak, tarihin doğru tarafında duracağımız konusunda netiz” dedi. dedi.
Netanyahu: Gazze’de kalmaya niyetimiz yok
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, çarşamba günü yayınladığı videoda ülkesinin 7 Ekim sonrası çabalarını savundu ve “İsrail’in Gazze’yi kalıcı olarak işgal etme veya sivil halkı yerinden etme gibi bir niyeti yok” dedi. dedi.
Netanyahu konuşmasında şunları söyledi: “İsrail Filistin halkıyla değil, Hamas teröristleriyle savaşıyor ve biz bunu uluslararası hukuka tam uyum içinde yapıyoruz.” dedi.
Netanyahu, İsrail ordusunun sivil kayıplarını en aza indirmek için elinden geleni yaptığını, Hamas’ın ise Filistinli sivilleri canlı kalkan olarak kullanarak bu kayıpları en üst düzeye çıkarmak için elinden geleni yaptığını sözlerine ekledi.
Soykırım suçlaması, Holokost sırasındaki Nazi soykırımının ardından kurulan bir Yahudi devleti olarak İsrail’in ulusal kimliğinin merkezinde yer alıyor.
Normalde Birleşmiş Milletler ve uluslararası mahkemelerin adaletsiz ve taraflı olduğunu düşünen İsrail, 7 Ekim saldırılarının ardından Hamas’ın başlattığı askeri operasyonu savunmak için güçlü bir hukuk ekibi gönderdi.
Arap Birliği’nden tam destek
Arap Birliği de Güney Afrika’nın açtığı davaya tam destek veriyor. Arap Birliği’nin Güney Afrika’nın sunduğu davaya tam destek vermesinin son derece doğal ve mantıklı olduğunu belirten Arap Birliği Genel Sekreteri, Uluslararası Adalet Divanı’nın bu duruma son verecek adil ve cesur bir karar vermesini umduğunu ifade etti. Filistinlilerin kanı dökülüyor. .
Brezilya ve Kolombiya da dün Güney Afrika’ya desteklerini açıkladı.
İsrail’in Gazze savaşında İsrail’i destekleyen en yakın müttefiki ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Tel Aviv ziyareti sırasında davayı “anlamsız” olarak nitelendirdi.
Blinken, “İsrail’e saldıranların İsrail’in yok edilmesi ve Yahudilerin kitlesel imhası çağrısını sürdürdüğü göz önüne alındığında bu özellikle acı verici” dedi. dedi.