Paradigma Yayınları geçtiğimiz günlerde kurucularından merhum Hüsamettin Arslan’ın tezlerini kitaplaştırarak okuyucuların beğenisine sundu. Genel Yayın Yönetmeni M. Akif Memmi, Arslan’dan sonra yayınevinin hem kuruluş tarihini hem de yayın çizgisini anlattı.
“HÜSAMETTİN HOCA Diyor ki ‘KİTAP OKURKEN CEHALETİNİZİ YÜZÜNÜZE GÖSTERMİYORSANIZ OKUMAYA DEĞMEZ”
M. Akif Memmi, “Çok sayıda yayınevi var. Buna rağmen Hüsamettin Arslan Paradigmayı neden buldu?” Soruyu cevaplayarak, Hüsamamettin Arslan’ın kitapları, Türkiye’deki entelektüel toplulukların yayıncılık evinin engelleriyle karşılaşmadan bilmesi gerektiğini düşündüğü isimler altında doğrudan yayınlamak istediğini ve kâr amaçlamadığını söyledi. M. Akif Memmi diyor ki: “Hüsamettin Hoca diyor ki: ‘Bir kitabı okurken cehaletinizi yüzünüze göstermiyorsanız, o kitap okunmaya değmez.'” Bu noktada söylediği sözler dikkat çekti.
M. Akif Memmi, “Bu yayınevi hangi boşluğu doldurmak istiyor?” Soruyu yanıtlayarak şunları söyledi: “Odak noktası, kitapları popülerliklerine göre derecelendirenler değil, yazara ve yayıncıya dikkat eden okuyuculardır.” “Bu noktada ülkemizde pek rastlamadığımız butik yayıncılığın tercih edildiğini görüyoruz. Felsefe ve sosyoloji başta olmak üzere sosyal bilimler odaklı bir yayın politikası izlendi” dedi.
M. Akif Memmi: “Yani bu yayın politikası toplumdan kopuk, hayata dokunmayan bir çizgiydi?” Soruyu cevaplayarak, Hüsammettin Arslan’ın fikirlerini ülkesi ile ilgili birçok kritik konuda paylaşmaktan çekinmediğini söyledi.
Memmi: “Bundan sonra yayınevi olarak ne yapacaksın?” “Kısacası Hüsamettin Arslan’ın önerdiği yayın politikasını genişletmeye devam edeceğimizi söyleyebilirim.” dedi.
Memmi: “Sizce ustamızın bugüne kadar yayımlanmış eserleri okurlara ne anlatıyor?” Dedi ki: “Sanırım Hüsammettin Arslan’ı okurken üç önemli nokta ortaya çıkıyor” ve bunlardan birinin “çok, çok zor çalışmanın önemi” olduğunu söyledi ve şunları söyledi:
“Ancak kırsal kesimde doğmuş, on çocuklu bir aileden gelen bir kişi, belirli ağlara sahip olmasına ve herhangi bir bağlantısı olmamasına rağmen Türkiye’de sosyal bilimler alanındaki en önemli yayınevlerinden birini kurarak değerli eserleri Türkçeye kazandırabilmek için çok çalışabilir. Yurtdışında da Arslan bunu başardı.” (Kaynak: Yeni Şafak)